Yazar

serrafun

Browsing

Bu Kitabı Yalama

Evet , sakın bu kitabı yalama , çünkü mikrop dolu . Çevremizde ki her şeyde olduğu gibi .

Tam bu giriş cümlelerini okurken sizin de aklınıza gün içinde en çok yaptığınız şey geldi mi  ?

‘ Dışardan geldin , ellerini yıkadın mı ?  Mikrop doludur şimdi ellerin ‘  ,  ‘ Kalemin ucunu neden ısırıyorsun , mikrop dolu o ‘ , ‘ O elmayı yıkamadan yiyemeyeceğini biliyorsun , mikrop dolu ‘ , ‘ Hemen o pis su birikintisinden uzaklaşın , mikrop kapacaksınız , kime söylüyorum ….

Uçtu uçtu , kırkı uçtu

Pazarda parkta gezerken doğacak , bu gece doğacak , yarın kesin doğacak derken doğdu minik Gülce ‘ miz ve kırk günlük oldu . Ve biz gezenti bir aile olarak kırkıncı günümüzü üç ayrı kapı yaparak kutladık . Önce benim için yeri çok ayrı olan Dilek ablama gittik ( Buse kızın kırkını da onda uçurmuştuk , geleneği bozmayalım dedik . ) Gülce için çok şeker bir sepet hazırlamıştı . İçinde Gülce ve ablası Buse için hediyeler vardı . Ve minik kavanozlarda tuz , şeker , pirinç … Kırk uçurmanın olmazsa olmazı yumurtalarımız vardı , üstelik yumurtalarımızın her biri Dilek ablamın elinde birer sanat eserine dönüşmüştü 😀 Tüm aileyi çizmiş Dilek ablam . Bende o yumurta kabuklarına kıyamadım ve içine minik sukulentler diktim .

Saçaklı Mantı

img_4354

Ege mutfağını ve yemeklerini çok seviyorum . Zeytinyağlıların hakim olduğu , sağlıklı ve lezzetli bir mutfakları var .

Özellikle otların çok fazla kullanılıyor olmasını seviyorum . Turp yaprağını bile pide yaparken kullanabileceğiniz bir tarifleri var , daha ne olsun ki zaten .

Çanakkale’de yaşamaya başladığım günden beri mutfağına hayranım . Şevketi Bostan’ı , deniz börülcesi salatasını , melki mantarını , lakerdayı ,mafişi ilk defa Çanakkale’de yedim . Ve hepsinin tadına hayran kaldım .

Vahşi Orman

img_0817

bu kitabı sevdim mi sevmedim mi halen bilmiyorum . Sanırım biraz hayal kırıklığı yaşattığı için çok fazla sevemedim demek doğru olur . Hayal kırıklığına uğradım çünkü kitabı kitapçıda gezinirken elime ilk aldığım zaman kapağına hayran kalmıştım . Karıştırınca içinde olan çizimlere de aynı şekilde . Hatta  eğer kitabın yazarı Colin Meloy alınmazsa bir şey demek istiyorum   bence kitabın çizimlerini yapan Carson Ellis ( ki yazarın eşi olur ) çok daha iyi bir iş çıkarmış .

img_3370

Kitap güzel , hatta uzun zamandır elime aldığım en özgün kitap baskısı diyebilirim . Hani biz çocukken bulmaca gazetelerinin sayfaları tırtıklı bir şekilde bir birine bağlı  olurdu da elini iki sayfanın arasına koyup yavaş yavaş yırtarak açardık ya işte kitabın sayfaları öyle .

Yılbaşı Keki

img_3407

Aslında sadece yeni bir yıla girmemize günler kala yaptığım ve üzerini yeni yıl temalı bir stencil ile süslemeye çalıştığım için yılbaşı keki dedim . Yoksa kendisi öyle geleneksel yılbaşı keklerinden değil . Hatta bence ‘baharatlı kış keki’  deseydim bu keke çok daha fazla yakışırdı .

Yeni Yıl Kartı

img_2485

Çocukken en sevdiğim şeylerden biri pazar günleri babamla birlikte postaneye gitmekti . Her ikimizin de üzerine pul yapıştırılıp başka adreslere gidecek mektupları olurdu bir kucak . Ve gelenler olurdu . Babamın postanede kiralamış olduğu bir posta kutusu vardı ; P.K: 160 . Benim için en heyecanlı kısım babamın o kutuyu açtığı zamandı . Renkli bir zarf gördüğüm zaman deliye dönerdim , çünkü o mektup kesinlikle benimdi 🙂 Ve posta kutusu en çok yıl başında dolar taşardı .

Şair Kısakulak ve Çikolata Topları

img_2548

Çocuk kitapları okumayı sevdiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum . Mesela eğer çocuk kitaplarını okumayı sevmeseydim Şair Kısakulak ve Şirin ile hiç tanışamayacaktım . Belki Yıllar sonra Buse okuyacaktı , elinde bu kitapla eve gelecekti ve bir koltuğa gömülüp bu kitabı okuyacaktı ve okurken kıkır kıkır gülecekti . O  zaman ilgimi biraz çekecekti , şöyle bir bakacaktım o kadar . Ama dediğim gibi ben şanslıyım ve Eva Furnari ‘nin bu çok ama çok fazla sevimli kitabını o zamanların gelmesini beklemeden okudum .