Çok eğlenceli ve dinleyen ( okuyan ) her on çocuktan onbirinin aşırının aşırısı sevebileceği bir kitap Bella’nın kitabı . Aslında göreceli şeyler için bu kadar iddalı kelimeleri kullanmayı çok sevmiyorum , çünkü arada illa ‘ biz hiç sevemedik ‘ cümlesi duyuyorum ama bu kitap gerçekten farklı .
Sevgi Kavanozu
Amerika’dan ithal bu sevimli parti bizde her ne kadar artık bir organizasyon – parti sektörüne ve ‘hangimiz daha iyisini yaptık ‘ yarışına dönüşmüş olsa da , bu durumlar bir çok insanı ‘baby shower partilerinden ‘ soğutmuş olsa da aslında genele bakıldığında çok eğlenceli ve keyifli bir parti bebek geliyor partileri .
Kırmızı Ayakkabılar
Bir çift ayakkabı . En sevilen. En favori olan . Sımsıkı sarılıp , uyurken bile ‘ayağımdan çıkartmayın’ denilenden .
Köşe Yastığı
Yeni Yıl Kartı
Çocukken en sevdiğim şeylerden biri pazar günleri babamla birlikte postaneye gitmekti . Her ikimizin de üzerine pul yapıştırılıp başka adreslere gidecek mektupları olurdu bir kucak . Ve gelenler olurdu . Babamın postanede kiralamış olduğu bir posta kutusu vardı ; P.K: 160 . Benim için en heyecanlı kısım babamın o kutuyu açtığı zamandı . Renkli bir zarf gördüğüm zaman deliye dönerdim , çünkü o mektup kesinlikle benimdi 🙂 Ve posta kutusu en çok yıl başında dolar taşardı .
Gaston – bir karışıklık hikayesi
Buse’nin bazı kitapları o kadar sevimli ki sanırım ondan daha çok ben seviyorum ve bazen ona değil de kendime okumak için elime alıyorum o kitabı . Gaston ‘da o kitaplardan . Biraz Türk filmi tadında bir kitap olduğu için belki de bu kadar çok seviyorum . Türk filmi tadında diyorum , çünkü kahramanımız Gaston hastanede karışmış bir köpek yavrusu. Gaston tüm farklılıklarına rağmen o kadar sevimli ki ben Gaston oyuncağı yapmaktan kendimi alamadım mesela 🙂
Çizgili Günlük – Mayıs
Okuma yazmaya başladığımdan beri günlük tutuyorum . O zamanlar babamın getirdiği ajandalara yazardım ; ‘Sevgili günlük , sabah uyandım ve dişlerimi fırçaladım …’ diye başlayan cümleler büyüdü büyüdü ve sonra ‘ O gün ablam geldi , cuma pazarına gidelim mi derken kendimi doğumhanede buldum ‘a bıraktı .
Natürel Fırçalar
Benim için ilkbaharın yeri hep ayrıdır. En sevdiğim mevsimdir. Ne çok sıcaktır , ne de çok soğuk . Yağmuru bile güzeldir. Toprağa düştü mü mis gibi kokar o damlalar ve size hep geçmişte kalmış güzel bir anınızı hatırladır.
Etrafı bir renk cümbüşü sarmıştır. Yeşiller , pembeler , morlar ,sarılar …
Ve kokular , baş döndüren ,insanın içini cıvıl cıvıl yapıp enerji yükleyen kokular. Güller , hanımelleri , yaseminler , iğde çiçekleri , mürverler en güzel bu mevsimde kokar .Baktığınız her yerde öbek öbek çiçek vardır ve balkonlar sakız sardunyadan geçilmez ….
Parmak Boyası ile Buse Şehri
Özgürce , hiç müdahale olmadan oynanan oyun kadar keyiflisi yok sanırım . Burada özgür olmak isteyen benim tabii ki .Buse’nin sırtıma çıkıp bütün evi gezmek istemediği , misafircilik oynarken sıkıntıdan patladığım zaman kalkmak istediğimde bacağıma yapışıp zorla oturtmadığı , beni zorla doktor yapmadığı , pastacı hanım olduğunda bana yamağı gibi davranmadığı oyunları daha bi çok seviyorum 🙂 Özgür takılmak istiyorum , ama her zaman mümkün olmuyor.
Sukulent Saksısı Bir At
Hangi ruh hali ile aldığımı bilemediğim , Buse’nin üzerine binemediği için ilk başlarda ağladığı , sonrasında bebeklerinin atı yaptığı ve benim daha çok eşeğe benzettiğim plastik bir oyuncak atımız vardı.
Hangi ruh hali ile aldığımı bilmiyorum çünkü gerçekten çirkindi . Ama uzun süre oyuncakların arasında oldu ve hepimiz tarafından kabul görüp sevildi , ben bir gün onu oynaması için başka çocuklara verilecek oyuncaklar kutusuna atana kadar .
Bir sürede o kutunun içinde bekledi . Sonra ben bir gün Pinterest derya denizinde eski oyuncakların sukulent saksısı olduğunu gördüm .