Kitapları çok seviyorum, ama yemek kitaplarını ayrı bir çok seviyorum 🙂 . Onları alıp sayfalarını karıştırmak bile beni mutlu etmeye yetiyor . Bazen ‘yemek kitabı mı , ımmm bence çokta gerekli değil’ diyenleri duyuyorum . Bence gerekli , mutfakta ne kadar uzman olsanız da , birikmiş ne kadar çok tarifiniz olsa da , internetten anında bakabiliyor olsanız da mutfağınızda bir , sadece ‘1’ tane (bile olsa ) iyi yemek kitabı olmalı . Bütün tariflerini ezberleseniz de bir tane baş köşede duracak kitap olmalı o mutfakta .
Benim çok beğendiğim bir mutfakta gözlerimin ilk aradığı ‘yemek kitabı’ olur . Eğer hiç yemek kitabı yoksa bir anda o mutfak bana sıkıcı gelmeye başlar . Ahh evet benim yaptığımda biraz fazla ,bu kadar çok kitaba sahip olmak . Yani başta kendi annem için ‘ ne gerek var bu kadar yemek kitabına , 1 tanenin tariflerini yapta sen …’ görüşü hakim olduğu için beni anlamaları çok zor . Belki ilerde ablam ve Bengi Su’ da ‘biz senin yemek kitabı tutkunu biliyoruz’ desteğini bırakırlar da o zaman tedavi için bir doktora gitmeyi kabul ederim .
Ama o gün gelene kadar bu tutku devam edecek .
Sahip olduğum bu kadar çok yemek kitabı arasında çok fazla sevdiklerim , bir tarif denemek istediğimde ilk elime aldıklarım ve sık sık açıp resimlerine bakıp beni iyi hissettirenler olduğu gibi çok fazla ısınamadığım , kırk yılın başında bir elime aldıklarım da var .
Eee böyle olunca sevdiğim kitapları önerip çok fazla sevemediklerimden bahsetmeyince biraz taraflı yayın yapıyormuşum gibi hissettim kendimi . Çok emek verilmiş , çok sevdiğim kitaplara haksızlık yapmamak için bundan sonra ‘çok sevemediğim ‘ kitapları da yazsam fena olmaz sanki .
Özlen Çopuroğlu’nun Ev Kokusu-2 kitabını kitapçıda hızlıca ilk incelediğimde sevmiştim . Tabii listeme ekledim ama önceliği olan o kadar çok yemek kitabı vardı ki Ev Kokusu’na bir türlü sıra gelmiyordu . Ama bir gün canıımm Bengi Su’cum elinde bu kitapla bana geldi . Çok güzel bir günün anısı olarak kalsın diye hediye olarak getirdiği bu kitabın başına dört mutfak sever kadın olarak üşüşmüş hemen ‘şimdi’ denenecek bir tarif aramış ve pankekte karar kılmıştık . Daha ilk gününden kitaptan bir tarif denmenin mutluluğu sarmıştı beni .
Daha sonra kitabımla baş başa kalınca uzun uzun inceledim . Biraz fazla zaman ayırıp , detaylı incelemeye başlayınca kitaba biraz uzaklaştım . Kitapta yaklaşık olarak 105 tarif var ve ben bu yazıyı yazana kadar yaklaşık 80 tarifi denedim . Denemediklerimi de defalarca okudum , kitaptaki bütün tarifleri malzeme listesi ile birlikte dikkatlice okudum. Her zaman yaptığım , tarife gerek duymadığım tariflerde bile kitaptaki tarife baktım , içeriğine uygun yapmaya çalıştım (Sırf buraya gönül rahatlığı ile yazmak için ). Lezzet konusunda kesinlikle çok başarılıydı denediğim tarifler. Hatta bu kitaptan ne denediysem mutlaka tarifini istedi tadanlar . ( rokalı pancar salatası , annemin köftesi , pekmez soslu fırın tavuk , balkabaklı bisküvili tatlı , browni ….) . İşin ölçü kısmı da beni çok rahatsız etmez, yani bence her marka unun su kaldırma kapasitesi farklıdır , yumurtan tarifte olana göre çok küçüktür falan … Yani kitaplarımda ki ölçü miktarlarına çok takılmam. ( hatta ölçülü tarif yaptığım tek kitap bu işin piri Cafe Fernando’dur) . Eee o zaman ‘kitapta sevmediğin ne?’ derseniz , fotoğraflar ve tarifleri arasında ki uyumsuzluk .
Bir yemek kitabını çok sevmem için önce fotoğraflarını çok sevmem gerekiyor , sonra anlatım dilini . Yani tarifin çok allanıp pullanmadan ama daha samimi bir dille anlatılmasını seviyorum. Sanki kitabın yazarı yanımdaymış da benimle hem sohbet edip hem tarif veriyormuş gibi anlatsın istiyorum . Mesela Refika gibi , Cenk Sönmezsoy gibi . Aksi olduğunda bende sizin gibi düşünüyorum ; ‘Neden bu kitaba para verip alayım ki ?’
Bu kadar lezzetli tariflerin fotoğraflanma ve tarifinin anlatımı kısmında biraz daha özenli olunmasını isterdim kendi adıma . Mesela ‘milföy tart’ tarifi lezzet olarak çok başarılı , evet , ama ben fotoğrafı ilk gördüğümde ‘süper , pancar yaprağı kullanabileceğim bir tarif’ diye heyecanlanmıştım ama malzeme listesinde pancar yaprağı değil ıspanak vardı , mutfağa biraz hakimseniz fotoğraftakinin ıspanak değil pancar yaprağı olduğunu ilk bakışta anlıyorsunuz . Benim için bu bir yemek kitabı için önemli bir ayrıntı , hem de fazlasıyla önemli. Üstelik yemek kitapları arasında ciddi bir rekabet varken ‘en iyi olmak’ gerekiyor. Bunun gibi o kadar çok hatalı tarif var ki …
Kuru börülce salatası fotoğraflarda çok fazla malzeme ile son derece iştah açıcı görünürken malzeme listesi sadece 3 malzemeden oluşuyor , kabak dolması tarifinde malzeme listesinde ‘kabak’ yok , yani tabii ki malzeme listesinde kabak yazmayı unuttukları için ‘ne ile yapmışlar ‘ demiyorsun ama baskıdan önce defalarca gözden geçirilmiyor mu bu yazılar ?
Buharda pişmiş mantı tarifi için de çok heyecanlanmıştım . Bambu buharlı pişiricimde mantı yapacağım diye . Ama fotoğrafta ki mantı ve tarifin adı ile tarifin pek bir yakınlığı yok , tarif ‘Yoğurt ve tozu bir kaba koyup yoğurun ‘diye başlıyor , ki ben orada ki tozu anlamadım 🙂 ve ‘dinlendirdikten sonra kiş kalıbına yayın ‘ diye devam edip ‘fırında 170 derecede 1 saat KIZARINCAYA kadar pişirin’ diye bitiyor . Hııı? nasıl yani ?, eee sen bana buharda pişmiş mantı tarifi verecek olan yemek kitabı değil misin ?
Anne şokolasının tadı bu kadar başarılı iken neden bu kadar çok hata var ki 🙁 .
Bu tarifi geçen kış bütün sevdiklerime yaptım diyebilirim , her tadan tarifini istedi . Ama yine tarif sanki bu fotoğrafta ki prensesin tarifi değilmiş hissi vardı .
‘Sende oturup hataları mı buldun ‘demeyin , bir iki hata olsa hiç görmezdim bile ama hemen hemen neredeyse tariflerin yarısı böyle hatalar ile dolu . Bir çoğunu yaparken not almıştım hatta .Ve bu kadar çok hatanın bir kitapta bir arada olması üzücü bence . Baskı hatası demek isterdim ama sanırım bu kadar fazla olmazdı. Mesela malzeme listesinde kabağın yazılmadığını gözden kaçırmış olabilirsiniz , ama baskıya girmeden önce ‘buharda pişmiş mantı’ tarifinin aslında kiş tarifi olduğunu göremezseniz bana kitabın hissettirdiği ‘özensizlik ‘ olur .
Bu kadar hatanın yanında denediğim en iyi browni tarifi bu kitapta . ( bu tarifte eksik 😀 – ama anlıyorsunuz 😉 )
Turşunun malzeme listesi doğru olaydı bi de tarifini yazaydılar iyiydi ama 😀
Evet kitabın hataları biraz fazla olsa da , fotoğrafların maalesef sadece küçük bir kısmı beni benden alsa da ( yemek fotoğrafı stylingi diye bir gerçek hatta bir meslek varken ) mutfağa ilk defa girecekler için , bekar ve acemiler için ideal bir kitap . İçinde kuru fasulye tarifi de var deniz ürünlü paella . Alışma süreci için iyi bir yardımcı olabilir belki . Ama sağlam bir kitap arıyorsanız , bir tane olun öz olsun diyorsanız bu kitap pek size göre değil .
Ahh yine de kendisi benim bebeklerimden biri ve burada biraz hırpalasam da elden asla çıkarmam. Ben nereye o oraya , mutfak kitaplığıma . Eee nihayetinde ‘en iyi browni tarifi’ bayrağını elinde tutuyor .
Ufak bir hatırlatma ; Kesinlikle bir ‘yemek kitabı eleştirmeni ‘değilim. Kitabın yazarı Özlen hanımı tanımıyorum, eminim eli çok lezzetlidir . Ben sadece elimde olan 60’tan fazla yemek kitabını dayanak olarak kullanarak bir kıyaslama yaparak kendime göre değerlendirdim ve sizlerle paylaşmak istedim .
2 Yorum Var
Ah ne acı bir yemek kitabında olan hatalar! Ben olsam hiç uğraşmaz direkt bırakırdım kenara.
Yemek kitapları benim için çok değerli, evin olmazsa olmazı. Birebir tarif ender uygularım. Her tariften öğrendiklerim olur, kendim harmanlarım ama sonuçta. Bir de insan yaptıkça zaten malzeme listesinden anlıyor ve bazen de o değil de şunu koysam bu tarife daha lezzetli olur diye düşünüyor.
Bu arada senin yemek fotoğraflarını çok seviyorum:)
Bloğa göz gezdirme fırsatını şimdi buldum, yazılar ve fotoğraflar harika 🙂 Zevkle takip edeceğim bundan sonra…