Çok mutluyum çünkü sonunda Fas yazılarının sonuna gelmiş bulunmaktayım . Kendim bile halen inanamamaktayım ve sürekli Fas dosyasını açıp bakıyorum. Ama gerçekten bitti. Hem de en sevdiğim bölüm ile ; yeme içme ve alışveriş 😀
Fas’a gitmek için hiç bir bahane bulamazsanız bile sırf yemek yemek için gitmelisiniz . Hani biz çocukken vardı ya kendi aramızda ‘sabah kahvaltısına Londra ‘ya 5 çayı için Paris’e gittim ‘ şakalaşmaları … Fas’ı nasıl atlamışız bilmiyorum . O cümlelerin sonuna ‘Akşam yemeğine de Tajin yemeğe Marakeş’e gittik’ eklenmeliymiş.
Fas’a kadar gittiyseniz sakın Tajin yemeden dönmeyin diyeceğim ama zaten el mahkum illa yiyeceksiniz. Hele turla gittiyseniz mutlaka sizin için hazırlanmış paket programa ‘Tajin yeme aktivitesi’ eklenmiştir. Aslında Tajin konik kapaklı seramik pişirme kabının adı . İçinde pişen yemek ağır ağır piştiği için çok lezzetli oluyor . Tajin kabında pişen her şeyi gözü kapalı yiyebilirsiniz . Pişman olmazsınız . Tavuktan balığa her şeyi onda pişiriyorlar ama tabii ki en yaygın olanı kırmızı et yemekleri . Etin yanına kırmızı kuru erik ya da kuru kayısı koyarak pişiriyorlar . Bence fırsatınız olursa her iki lezzetti de deneyin . Ben kayısılı et tajini halen unutamadım mesela . Lokum gibi pişmiş bir et ve tatlı kuru kayısılar …
Tajin yemeklerini hemen hemen her restoranda bulabilirsiniz . Ama bazı yemekleri her yerde bulamıyorsunuz . Mesela Fas’lıların geleneksel Harira çorbasını kaldığınız otelin sabah kahvaltısı dışında her yerde bulmanız mümkün değil ama bir yerde denk gelirseniz mutlaka deneyin . Safranı ve kimyonu biraz bol kullansalar da bu fazla baharat tadı rahatsız etmiyor .
Yine tajin kabında pişmiş kuskusu mutlaka deneyin . Genellikle kalabalık masalarda ortaya getiriyorlar ve bizde ki kuskustan çok farklı . İrmikten yapılmış sade pilav , pilavın üzerinde ‘buharda pişmiş’ gibi hissettiren mevsim sebzeleri.
Buharda pişmiş ya da haşlama sebze çok fazla tüketiyorlar , ki ben bayılırım zaten . Ama her yemeğin yanında gelen çoban salatayı sevemedim . Sanırım domates ve salatalıklar fazlasıyla lezzetsizdi .
Etleri çok lezzetli olduğu için şiş kebap olanları da deneyin . Deve eti çok yaygınmış ama biz yemedik , yani denk gelmedi . Daha çok sokak yemekçilerinde oluyormuş ama bizim karşımıza ne zaman sokak yemekçisi çıksa çok tok oluyorduk 🙁 Yani gerçek manası ile tıka basa dolu olduğumuz için hep sonraya kalıyordu ve en son ‘sonra’ ‘bir sonra ki geziye ‘ kaldı . Ama siz yemek zamanlarını iyi dengelerseniz ‘kıyamet Meydanı’nda ki sokak yemekçilerinden ayak üstü bir şeyler tadın .
Başta Buse olmak üzere hepimizin favori içeceği olmuştu Hawai. Kola çoğu yerde yoktu zaten . Ama ayran hiç yoktu . Aklınızda olsun sakın ‘ayran ‘ istiyorum diye diretmeyin ve hiç bir yerde ayran içmeye kalkmayın çünkü yoğurtları ‘tatlı’olduğu için ayranınız bildiğiniz şekerli geliyor . Ve ilk yudumdan sonra uzun bir süre ayran adı duymak istemiyorsunuz.
Ekmekleri fazlasıyla lezzetliydi. Beyaz ekmek gördüm mü hatırlamıyorum ama yemedim biliyorum 🙂 Özellikle Fas’ta çarşı içinde minik tezgahlarında kendi ekmeklerini satan kadınlardan ekmek almalısınız . Birde şansınıza ekmek sıcaksa kocaman ekmeği hangi ara midenize indirdiğinizi anlamayacaksınız bile .
Sabah kahvaltıları bizim kadar zengin değil – en azından ulaşılabilir yerlerde- yani bizde ki gibi adım başı ‘köy kahvaltıcısı’ gibi ‘berberi kahvaltısı’ yok ama ‘maroccon pancake’ dedikleri muhteşem katmerleri var . Reçel ve zeytin çok bol . Özellikle kuru erik reçeli çok yaygın .
Denemeyi çok istesem de hiç bir yerde olmayan ‘limon turşularını çok merak ediyorum . Fas’ta insanlar limon turşusu olmadan masaya oturmazlarmış , hatta o kadar düşkünlermiş ki evde limon turşusu bittiyse yemek yapma gereği de duymuyorlarmış 🙂 (evde turşu yok kısır yapmayalım yeaaa’cılar anlar sanırım ) Yani denk gelirseniz kaçırmayın .
Kesinlikle deneyemeyeceğim bir çorbaları var ;salyangoz çorbası ,kendisini çorba sanmayın çünkü kabuğu ile haşlanmış salyangoz , sadece kabuklu salyangoz, suyu falan yok 😀 . Paris’te çiğ kıyma yemiştim , o gazla salyangoz çorbası da yerim dedim ama bir çorbacının önünde Mehmet ile durup cesaretimizi toplamaya çalışırken salyangoz ‘çorbası’ yiyen bir Faslı gördük . Elinde ki kürdan ile kasesinden aldığı salyangozların içini çıkarıp çıkarıp yediğini görünce ikimizde bu kadar cesur olamayacağımızı anladık . Ama ‘ben her şeyi yerim ‘derseniz bu çorba çok meşhur .
Yemeklerin ardından meşhur nane çayları ve beraberinde bir kurabiye geliyor . Bol baharatlı ve hafif kavruk bir kurabiye . Sanırım hayatımda yediğim en lezzetli kurabiye bu kurabiyeydi . Nane çaylarını biraz yeşil çay yaprakları ve bolca taze nane yaprakları ile demliyorlar . Genellikle bol şekerli oluyor ama şekersizde tüketebilirsiniz. Çayı, kahveyi şekersiz içen bir insan olarak şekerli nane çayı kesinlikle daha güzel diyorum . Uzun süre Fransız sömürgesinde kaldıkları için Fransız tatlılarını çok güzel yapan yerler fazla . Dinlenirken bir demlik nane çayı içerken bol baharatlı kurabiyeden bulamazsanız Fransız tatlılarından çekinmeden sipariş verebilirsiniz.
Chebakia adında bir hamur tatlıları var , bol şerbetli , susamlı , rezeneli ve safranlı bir hamur tatlısı . Kızartılarak yapıldığı için sanırım biraz ağır geldi bize , ama lezzetliydi ve denenmeli kesinlikle .
Marakeş’te Kıyamet meydanında ki kapalı çarşıda bu tatlıların pirî var . Patisserie BELKABİR en meşhuru . Kendisi son derece meşhur . Fas’a gelip bol bol fotoğraf çeken her turistin elinde onun en azından bir fotoğrafı olduğuna eminim 🙂
Sebze ve meyve çok bol olduğu için adım başı meyve-sebze suyu satıcısı var . Mutlaka en sevdiğiniz meyvelerden seçerek bir bardak meyve suyu kokteyli hazırlatın kendinize .
Taze sıkılmış şeker kamışı suyunu içmeden dönmeyin .
Ve sakın dondurma yemeyin . Yediğim en kötü dondurmalar Fas’ta üretiliyor . İnsanı dondurmadan soğutacak kadar kötü dondurma yapıyorlar . Hiç vazgeçmeden her gördüğüm yerde dondurma denedim ama hepsi 2 kaşıktan sonra çöpe gitti.
Ama yine de canınız çok dondurma isterse Kazablanka’da ki Oliveri’yi bulun ve orada dilediğiniz dondurmayı seçin . İtalyanlar Faslıların dondurmadan hiç anlamadığını fark edince duruma el atmışlar , iyi de yapmışlar .
Yedik içtik mutlu olduk … Şimdi sırada alışveriş var 🙂
Veee Fas’tan ne alınır ? Sabrınız ve taşıyacak yeriniz varsa alınacak çok fazla şey var aslında . Sabrınız diyorum çünkü esnaf sizi çok fazla bunaltıyor. Bizim kapalı çarşı esnafının on yıl önceki tavrı Fas’ta halen geçerli . Sadece göz ucu ile baktığınızı yakalaması bile sizin peşinizden tüm çarşıyı dolaşması için yeterli . Size o malı satana kadar peşinizi bırakmıyor . 500 dirhemden açtığı fiyatı 50 dirheme düşürüyor ve o malı size illa ki satıyor . Bu kısmı sabırla geçtiyseniz sayısız ürün var hayran kalınıp ‘keşke benim olsa ‘ dedirten . Halıdan çantaya , çantadan takıya hatta kapı koluna , ziline kadar el yapımı ürünler ile dolup taşıyor çarşıları .
Aklınızdan ‘Bu tatil Fas’a mı gitsek’ diye geçirdiğiniz an bile en az 10 şişe argan yağı siparişi alacağınızı biliyorsunuzdur . Argan yağı diye yazmama gerek bile yokken bu kadar kalabalık bir cümle kurdum . Argan yağını bol bol alın tabii ama birde argandan yapılma sarelle tarzı kahvaltılığı es geçmeyin .
Nane çayı demlemek için güzel bir demlik , taze baharat ( özellikle kimyon ve karabiber ) , tajin kabı – süslü ve renkli olanlar pişirme için uygun değiller sadece sunum için kullanabiliyorsunuz- ,gümüş takı,el yapımı deri çanta , hurma , kuru meyve , el yapımı hasır sepet ooo alınacak çok fazla şey var . ( itiraf ediyorum bu kısmı ‘bizim oğlan\kız Fas’a gidiyor , oradan ne getirilir diyen teyzelere hizmet için yazdım ) yoksa siz canınız ne isterse onu alın .
Ama eğer çocuğunuz varsa Faslı bir yazarın kitabını , Fas yemeklerini evde yaparım derseniz de Fas yemeklerinin olduğu bir yemek kitabını mutlaka oralardan buraya kadar taşıyın .
Aaa bir de bir kart alın ve kendinize postalayın , elinize geçince çok mutlu oluyorsunuz .
7 Yorum Var
Ya şu an karnım nasıl aç! Bilgisayarın başından kalkıp mutfağa geçmem gerekiyor soran olursa:))
Senin bloga bakmam pek iyi olmadı anlayacağın:) Harika bir mutfak benim anladığım. Şu et ve kayısı aklıma yattı mutlaka denemem lazım. Tajin için kap olmasa da toprak kapta fırında güveç yapıyorum, ona kayısı katabilirim. Bana biraz Malta yemeklerini hatırlattı. Orada biraz İtalyan, biraz Kuzey Afrika mutfağı karışıktı. Hurmalı tatlısı vardı mesela nefis:)
Gittiğim yerlerden mutlaka yemek kitabı almam benim için olmazsa olmaz. Denemediğim şey kendime kart atmak. Bunu da yapmalıyım:)
Fotoğrafların çok güzel, bence bir post daha çıkar:))
Çok lezzetli görünüyor. Resimler de birbirinden güzel.
Harika bir yazı. Fotoğraflar da öyle. Aslında nereye olursa olsun gezmek güzel. Tunus, tarz olarak bize benziyor ama çok da farklı. Yemeklerde meyve kullanmak bizde de varmış ama zaman içinde unutulmuş. Yeni yeni kullanmaya başladık. Hatırlıyorum da memleketimizi bolluk diye biliriz ama çocukluğumda çarşı pazarda meyve bol değildi. Galiba bahçeli evlerin meyve ağaçlarından dolayı talep yoktu. Bugün tezgahlardan taşan ayva, hele nar çok az gelirdi ve fazla kalmazdı. Güzel ailenizle mutlu bir hafta sonu dilerim…
Bence kazaplankada yenilecek tek şey glass istanbul dondurmasi maarif te satıyorlar nefis
olabilir 🙂 bir daha gidersem denerim .
Teşekkürler… Tüm yazıları okudum Fas ile ilgili. Biz de haftaya oradayız ve yemekler konusunda size güveniyorum 😀
Çocuklara yönelik pek bir şey yazmamışsınız gibi geldi; sanıyorum sorunsuz atlattınız geziyi. Hepatit B aşısı önerdi doktorumuz onu yaptırdık; sokak yemeklerine ne kadar güvenirim bilmiyorum… Sevgiler…
Fasta bile acıktırdı beni haydi tajine