Kanadı Kırık Kuşlar ve Tavuk Kievski
Okumaktan büyük keyif aldığım Ayşe Kulin kitaplarına uzun bir süredir ara vermiştim. Öyle belirli bir sebebi yoktu , listeye hep başka kitaplar girdi , Ayşe Kulin sonraya kaldı .
Ama canım Burcu yeni yıl hediyesi olarak bana okumak istediğim ‘Kanadı Kırık Kuşlar’ ı gönderince ve konusu çok ilgimi çekince çok fazla beklemeden okumak istedim .
Ocak ayı & kitap listesi
Defterler yetmedi , kitaplarımı uzun uzun not ettiğim defterler yetmedi . Bloga taştım .
2017 yılının her ayı okuduğum kitapları bloga , liste şeklinde kısacık not etmek yeni eğlencem .
Öyle uzun uzun değil , kısacık . Sevdim sevmedim diye . Zaten sevsemde sevmesemde bazı kitaplar kendini buraya uzun uzun yazdırıyor .
Şubat ayı & kitaplar
Ve bir şubat ayı daha biter gider hayatımızdan 🙂 Geriye sadece okunan kitaplar ve yaşanan anılar kalır .
Vahşi Orman
bu kitabı sevdim mi sevmedim mi halen bilmiyorum . Sanırım biraz hayal kırıklığı yaşattığı için çok fazla sevemedim demek doğru olur . Hayal kırıklığına uğradım çünkü kitabı kitapçıda gezinirken elime ilk aldığım zaman kapağına hayran kalmıştım . Karıştırınca içinde olan çizimlere de aynı şekilde . Hatta eğer kitabın yazarı Colin Meloy alınmazsa bir şey demek istiyorum bence kitabın çizimlerini yapan Carson Ellis ( ki yazarın eşi olur ) çok daha iyi bir iş çıkarmış .
Kitap güzel , hatta uzun zamandır elime aldığım en özgün kitap baskısı diyebilirim . Hani biz çocukken bulmaca gazetelerinin sayfaları tırtıklı bir şekilde bir birine bağlı olurdu da elini iki sayfanın arasına koyup yavaş yavaş yırtarak açardık ya işte kitabın sayfaları öyle .
Şair Kısakulak ve Çikolata Topları
Çocuk kitapları okumayı sevdiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum . Mesela eğer çocuk kitaplarını okumayı sevmeseydim Şair Kısakulak ve Şirin ile hiç tanışamayacaktım . Belki Yıllar sonra Buse okuyacaktı , elinde bu kitapla eve gelecekti ve bir koltuğa gömülüp bu kitabı okuyacaktı ve okurken kıkır kıkır gülecekti . O zaman ilgimi biraz çekecekti , şöyle bir bakacaktım o kadar . Ama dediğim gibi ben şanslıyım ve Eva Furnari ‘nin bu çok ama çok fazla sevimli kitabını o zamanların gelmesini beklemeden okudum .
Ev Kokusu
Kitapları çok seviyorum, ama yemek kitaplarını ayrı bir çok seviyorum 🙂 . Onları alıp sayfalarını karıştırmak bile beni mutlu etmeye yetiyor . Bazen ‘yemek kitabı mı , ımmm bence çokta gerekli değil’ diyenleri duyuyorum . Bence gerekli , mutfakta ne kadar uzman olsanız da , birikmiş ne kadar çok tarifiniz olsa da , internetten anında bakabiliyor olsanız da mutfağınızda bir , sadece ‘1’ tane (bile olsa ) iyi yemek kitabı olmalı . Bütün tariflerini ezberleseniz de bir tane baş köşede duracak kitap olmalı o mutfakta .
Kazablanka’da bir kitapçı ; Livre MOI
Kitapçıları gezmeyi sever misiniz? Peki gittiğiniz ülke/şehirlerde ki kitapçıları gezmeyi sever misiniz ? Yerel bir yayınevinden çıkan, bulunduğunuz ülkeye özel bir kitap almayı ? Ben bu soruya bağıra bağıra coşkulu bir şekilde EVETTTTT derdim eğer bana sorulsaydı …
Dünyayı gezen şanslı bir insan kişisi olmasam da arada kısa süreli bazı güzel ,mistik , romantik , yemek kokan ülkelerde bulunmuşluğum var . Yıllık aile tatili adı altında .
O aile tatillerinde en sevdiğim şey bulunduğum şehirde ki kitapçıya gitmek . Eğer Roma ya da Paris gibi bir yerdeyseniz haritadan , gogılmepsten ya da tıripedvayzırdan bakıp nerede iyi kitapçı var diye koordinat belirlemenize gerek yok çünkü adım başı önünüze sağlam bir kitapçı çıkıyor . Ama nedense Marakeş ya da Kazablanka gibi mistik bir yerlerdeyseniz o kitapçı ha deyince bulunmuyor.
Gaston – bir karışıklık hikayesi
Buse’nin bazı kitapları o kadar sevimli ki sanırım ondan daha çok ben seviyorum ve bazen ona değil de kendime okumak için elime alıyorum o kitabı . Gaston ‘da o kitaplardan . Biraz Türk filmi tadında bir kitap olduğu için belki de bu kadar çok seviyorum . Türk filmi tadında diyorum , çünkü kahramanımız Gaston hastanede karışmış bir köpek yavrusu. Gaston tüm farklılıklarına rağmen o kadar sevimli ki ben Gaston oyuncağı yapmaktan kendimi alamadım mesela 🙂
No:22 – Gamze Bursa
Ramazan ayının en mutluluk verici yanlarından biridir sanırım kalabalık iftar sofraları . Herkesin aynı anda masada yerini alması ve topun sesini beklemesi . ‘Allah kabul etsin’ duaları ile açılan oruçlar , ‘şükür’ cümleleri … masada olan herkesin çocukluğunun ramazanlarından kalan anılarını anlatması , çatal kaşık seslerine karışan ‘çorbada iyi geldi ‘ , ‘ tuzu uzatır mısın’ , ‘biraz daha pide alabilir miyim ‘ sesleri… ‘Ne gerek vardı bu kadar şeye bir çorba bir pilav yeterdi’ yorumları ev sahibinin ‘ ben bir şey yapmadım ,sofra Ramazanın bereketi işte ‘ karşılıkları …Bereketli Ramazan sofraları …